Sağlığından Ümidini Kesenin Okuyacağı Dualar
Hazreti Aişe'den (Radıyallahu Anha) rivayet edildiğine göre şöyle anlatmıştır:
"Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ölüm halinde idi ve yanında, içinde su bulunan bir kab vardı, elini kaba koyuyor sonra yüzünü su ile siliyordu. Sonra şöyle buyuruyordu:
"Allâhümme e'innî aîâ ğamarâti'l-mevti ve sekerâti’I-mevti."
(Allah'ım! Ölümün şiddetine ve ölümün dehşetine karşı bana yardım et.)[35]
385- Hazreti Aişe'den (Radıyallahu Anha) rivayet edildiğine göre şöyle anlatmıştır:
"Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana yaslanmış bir halde iken şöyle buyurduğunu işittim:
"Allâhümmeğfir lî verhamnî ve elhıknî birrefîkıl-a'lâ.." (Allah'ım! Bana mağfiret et, bana rahmet et ve beni en yüce dosta kavuştur."[36]
Ölüm döşeğinde, çok Kur'an okumak ve zikir yapmak müstahabdır. Sabırsızlık tepkisi göstermek, huysuzluk yapmak, sövmek, münakaşa yapmak ve din işi olmayan işler üzerinde çekişmek mekruhtur.
Yine hastanın hem kalbi, hem de dili ile Allah'a şükretmesi, yaşadığı anların dünya vakitlerinin sonu olduğunu düşünüp son zamanını hayırla tamamlamaya gayret etmesi, ödünç veya emanet aldığı şeyleri geri vermesi, hak sahîbleriyle, zevcesiyle, ebeveyni ile, çocuklarıyla, hizmetçile-riyle, komşularıyla, arkadaşlarıyla ve iş birliği yaptığı kimselerle, ilgi kurduğu zatlarla da helallaşması müstahabdır.
Eğer çocuklarının dedesi yoksa, çocuklarının işleri için velayete yetkili birine vasıyyette bulunmak uygundur. Hemen yapamayacağı işler İçin de vasıyyette bulunmalıdır: Borçları ödemek gibi...
Bir de, Allah'ın kendisine merhamet edeceği güzel bir inanç taşıması, Allah'ın yaratıkları arasında hakir bir kul olduğunu unutmaması, Allah'ın kendisine azâb etmekten müstağni olduğunu ve onun İbâdetine muhtaç olmadığını bilmesi, Allah'ın kulu olduğunu, yalnız Allah'dan af, ihsan, bağış istenebileceğini hatınnda tutması uygundur.
Kur'ân-ı Kerim'den müjde ayetlerini seçerek tatlı sesle okuması yahud başkasının okuyup onun dinlemesi mü stahab olduğu gibi, müjde veren hadis-i şerifleri, iyi kimselerin hikâyelerini ve ölüm zamanındaki hallerini okuması da müstahabdır.
Hayırlarını çoğaltmalı, namazlara devam etmeli, din bakımından uygun olmayan işleri terk etmeli, güç işlere sabretmeli, din işlerinde gevşeklik göstermemelidir; çünkü en çirkin şey, ahiretin tarlasından ibaret olan dünyadan kalan son vaktini, kendisine vacib yahud gerekli olan işlerde aşırılıkla geçirmektir.
Şu anlatılan hususlardan, kendisini alıkoyacak kimsenin sözünü kabul etmemek uygundur; çünkü bu gibilerle imtihan olunur. Böyle hareket eden, ya cahil arkadaştır yahud gizli bir düşmandır. Bunun sözünü kabul etmemelidir. Ömrünü en mükemmel hallerle tamamlamaya gayret göstermelidir.
Ailesine ve arkadaşlarına, hastalığı zamanında kendisine karşı sabırlı olmalarını, hareketlerine tahammül etmelerini tavsiye etmeli ve aynı zamanda ölümünden sonra sabır gösterip ağlamamalarını da onlara öğüt vermelidir. Onlara demelidir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'-den şu sahîh hadis varid olmuştur." "Ölü, üzerine ailesi tarafından yapılan ağlamaktan dolayı azab çeker." Bunun için, dostlarım, azabıma se-beb vermekten sakının. Ayrıca geriye bıraktığı çocuk ve yakınlarına yumuşak muamelede bulunulmasını tavsiye etmeli, dostlarına da yakınlarının iyi davranmasını yakınlarına öğütlemelidir. Yine Resülüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şu sahih hadislerini onlara öğretmelidir: "İyiliklerin en iyisi, baba dostlarının ehline ilgi gösterip iyilik yapmaktır."
Yine Sahîh olarak varid olmuştur: "Resülüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Hazreti Hatice (Radıyallahu Anha) vefat ettikten sonra, onun dostlarına ikram ederdi."
Bir de, cenazelerde bid'at haline gelen adetlerden sakınmalarını önemle tavsiye etmeli ve onlardan sağlam söz almalıdır. Öldükten sonra, arkasından dua etmelerini ve zaman boyunca kendisini unutmamalarını istemelidir. Zaman zaman ziyaretçilerine: Bende ne zaman bir kusur görürseniz, beni iyilikle uyarınız ve bu hususta bana öğüt veriniz. Çünkü ben, gaflet, tenbellik ve ihmalkârlıkla karşı karşıyayım. Bir kusur işlediğim zaman bana neş'e verin ve bana bu dehşetli uzun yolculuğumda yardım edin.
Bu bölümle ilgili olarak anlattıklarımın delilleri, bilinen meşhur şeylerdir. Bunlar ayrıca bir yekûn tutarlar.
İnsana can çekişme hali gelince:
"Lâ ilahe illallah"
Sözünü çoğaltmalı ki, bu, son sözü olsun.
386- Muaz ibni Cebel'den (Radıyallahu Anh) meşhur hadîs olarak rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Resülüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
"Kimin son sözü:
"Lâ ilahe illallah"
(Allah'dan başka hiç bir ilâh yoktur) cümlesi olursa, Cennet'e girer.”[37]
387- Ebu Said El-Hudrî'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Resülüllah Sallallahu Aleyhi ve Seîlem şöyle buyurdu: "(Ölüm döşeğinde olan) ölülerinize
"Lâ ilahe illallah" sözünü telkîn ediniz."[38]
Alimler demiştir ki, eğer hasta "Lâ ilahe illallah" demezse, yanında bulunan kimse ona bu tevhid sözünü telkîn etsin. Ancak onu daraltıp sözü reddetmemesi için, yumuşak şekilde telkîn yapmalıdır. Ölüm döşeğinde olan hastaya bir defa tevhid kelimesi telkîn edilince, ona, başka bir söz araya girmeden telkîn tekrarlanmaz (ona: Lâ ilahe illallah, söyle diye ısrarda bulunulmaz.)
Telkîn edilen sözün hasta tarafından istekle benimsenmesine yardım olması için, telkîn yapan kimsenin emin bir şahıs olması müstehabdır.
Alimlerimizden olan bir gurup şöyle demiştir: Biz şu sözü söyleyerek telkîn yaparız:
"Lâ ilahe illallah muhammedün resûlüttâh"
Fakat çoğunluk bunu kısaltarak
"Lâ ilahe illâllah"
Sözü ile yetinmiştir. Ben "Mühezzeb" şerhinin cenazeler bölümünde, bu konuyu delilleriyle beraber uzun boylu anlattım.